Bu yazımızda İslam’da büyük günahlar arasında yer alan İftiradan bahsedeceğiz. Bu konu da yazılmış onlarca makale ve kitap mevcuttur. İftirayı daha iyi anlayabilmemiz için iftiranın sözlükteki anlamını da bilmemiz gerekir. Sözlük anlamıyla İftira, ‘yalan söylemek, uydurmak, asılsız isnatta bulunmak gibi’ anlamlara gelir. Ahlak terimi olarak bir kimseye işlemediği bir suçu isnat etmek demektir. Hukuk ve ahlakta iftira yerine daha çok ifk ve bühtan terimleri kullanılır. Kur’an-ı Kerim’de iftira ve o kökten gelen kelimeler elli dokuz yerde geçmektedir.
Müslümanları kötü huy ve davranışlardan uzak tutmaya çalışan Hz. Peygamber onları iftira konusunda da uyarmıştır. Bilhassa İslâm’a yeni girenlerden biat alırken Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık ve zina yapmamak, hayırlı işlerde Resûlullah’a karşı çıkmamak gibi içtimaî ve siyasî önemi bulunan prensipler yanında iftira etmemeyi de zikredip söz alması aynı şartların Resûl-i Ekrem’e biat etmeye gelen kadınlar heyetinden de istenmesi anlamlıdır.
“Müminler ancak kardeştir” (el-Hucurât 49/10); “Sizden biriniz, kendisi için istediğini başkası için de istemedikçe iman etmiş sayılmaz. (Buhari) gibi âyet ve hadislerle genel olarak doğruluk, dürüstlük ve adaleti emreden; yalancılık, haksızlık, suizan gibi kötülükleri yasaklayan hükümler, insanların birbirine asılsız suç ve kusur isnat etmelerini de önlemeyi amaçlamaktadır. İslâm’da iftira haram kılındığı gibi asılsız olması muhtemel haberlere doğruymuş gibi ilgi göstermek ve bunlara araştırmadan inanmak da yasaklanmıştır. Bu tür asılsız isnat ve iftiraların yayılmasından hoşlananların dünyada ve âhirette ağır bir şekilde cezalandırılmayı hak ettikleri bildirilmektedir. (en-Nûr 24/12, 19).
Son olarak konu ile ilgili bir ayet ile yazımıza son verelim. “O sırada siz o iftirayı dilden dile birbirinize aktarıyor, işin aslına dair hiç bilginiz olmayan sözleri ağızlarınızda geveleyip duruyordunuz ve bunu basit, önemsiz bir şey sanıyordunuz. Halbuki o, Allah’ın nazarında pek büyük bir vebaldi!” (Nur, 24/15)